13 Mart 2010 Cumartesi

DAMARLARIMIZDA DOLAŞAN FAŞİST KAN!

  Amerikan filmlerine bakıp bakıp "ulan bu zencilere ne acı çektirmiş şerrefsizler" diye çemkirmeyenimiz yoktur. Sonra da içimizden geçirmişizdir mutlaka "biz zencilere hep sempatiyle bakmışızdır, yolda görsek selam veririz." diye. Ve sonra o kaçınılmaz sonla sonlanır düşünce "bizde ırkçılık yok!"
 Kocaman yalanlara inanma hastalığı mı yoksa bizim müzmin cahilliğimiz mi acaba bu düşüncelere sevkeden. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri topluma yerlemiş ırkçılık fikri ne oluyor diye sorar adam! Irkçılığa karşı çıkma şeklimiz bile ırkçılık kokmuyor mu? "Benim tanıdıklarım var; içinde çok iyi insanlar da var!" Sanki uzaylılardan ya da tanrısal bir lanetle lanetlenmiş bir halktan bahsediliyor. Sen değil misin ki sayın beyaz Türk (ya da fakir olan gri Türk) sen bu adamlara senin dilini konuşmadı diye kaka yediren, sen değil misin o insanları yerinden yurdundan ettikten sonra buralarla hep doldular diye iç geçiren. Hatta aranızda öyleleri var ki Elazığ'daki depremde ölenler onlardan ya da dağdaki savaşta birbirlerini öldürüyorlar diye sevinen iğrenç mahluklar sizlerin arasında değil mi? Halâ böğrüne bıçak sağlayıp öldürmüyorsunuz ya bu Hitler bozmalarını, pes!
 Ve bu koca koca faşistler hala müslüman hatta dindar olduğunu zannediyor. Şimdi bu gelenek Emeviler'den kaldı desem herşeyi onlara mı bağlayacaksın diyecekler bazıları. Ben de demeyeceğim öyleyse, girmeyeceğim o kadar derinlere. Sadece aldırın diyeceğim şu damarlarınızı ameliyatla mı aldırırsınız yoksa jiletle çentik açıp çekip çıkarırsınız bilmem ama siz etrafta dolandıkça midem bulanıyor. Namaz kıldığınızı, Rahman'ın adını andığınızı gördükçe harap oluyorum. Yüzünüze bakamıyorum; sizin faşist badem bıyıklarınıza tüküreyim!

sayıcı