9 Nisan 2010 Cuma

HZ. ADEM'İN ŞAİRLİĞİ HAKKINDADIR

  Şiirin tanımı her zaman öznel olmuştur. Öznel de olmak zorunda sanırım. Ancak şiirin olmazsa olmazları içinde birşey vardır ki onun varlığı hakkında hemen hemen tüm şairler ve şiir okuyucuları arasında fikir birliği oluşmuştur diyebiliriz. O da hangi tür ve zamanda yazılırsa yazılsın şiirin özgünlüğüdür. Bir şiir yazıldığında, o şiirin içinde kurulan cümleler ve imgesel bütünlüğü oluşturan tüm öğeler artık tutulmuştur şair tarafından. Mesela "gümrah" kelimesini İsmet Özel tekeline almıştır; artık kolay kolay hiçbir şiire giremez bu kelime. "İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı" cümlesini artık hiçkimse şiirinde kullanamaz. Orhan Veli bu cümlenin tapusunu uzun yıllar önce kapmıştır.
  Şiire bu zaviyeden bakıldığında yıllar,asırlar, dönemler geçtikçe şiir yazmak daha zorlaşacaktır. Çünkü  eski zaman şairleri söz'ü teker teker tapulamışlardır. Modern şair, bu sıkışmış şiir kentinde tapulanmamış arsa bulmak için daha çok çalışmalı, daha çok seyahat etmelidir söz'ün sınırlarında. Ve genel kanının tersine aslında yeni şair daha çok emek verdiği için şiirine, daha değerlidir denebilir. Belki de artık bundan dolayı zor çıkıyor iyi şiir.
                                                                    * * *

  Hz. Adem yaratılıp yeryüzüne gönderildiğinde Kur'an'a göre Allah(c.c) ona söz'ü öğretti tek tek. Böylece Hz. Adem'in söylediği her söz özgündür ve daha önce hiç söylenmemiştir. Hz. Havva'yla her konuştuğunda aslında şiir söyler. Habil'i öldürdüğünde Kabil, babasından şiirsel ilençler duymuştur. Her oğul babasına şiirle doğar. Böylece Hz. Adem bir bakıma ilk insan, ilk peygamber ve (belki de) ilk şairdir.

1 yorum:

auras dedi ki...

ilginç bir bakış..

sayıcı