13 Şubat 2011 Pazar

NEFRET RİSALESİ

   Ellerim titriyor öfkemden. Yoğruldum öfkemle; yoruldum. Nefret etmek bu kadar yorucu mu bunu bildim senle. Başıma gelen her musibette senin katkını buldum. Seni buldum kötümser ne varsa hayata  dair. Ümidimden kemiren bir porsuktun sen. Ömür uzun bir yolsa, sen her kavşakta beni uçuruma iten gizli buzlanmaydın. Uçuruma gitmedim çok şükür, çok şükür kaydıramadın ayağımı. 


  Hayatta en çok seni düşünürken yanılmak istedim. Haksız olmak istedim çok. Hatalı olup özür dilemek senden. Sentetik mahkemeler kurdum kaç kez seni haklı çıkarmak için. Ama her seferinde temyizden döndü. "Hak verilmez alınır" derler, ben sana hak vermeye çalıştım ama yeltenmedin hiç bir zaman. Şeytandan yana mevzilenmenin kolaylığıydı belki seni cezbeden. Onu seçtikçe beni kaybettin. Oysa beni kaybettikçe ben bulup bir yerlerden çıkardım bir paket içinde sana geri verdim kıymetini bilmeyip daha paketi bile açmadan çöpe attın. Beni.

 Hayırsızdın, hayındın, hep hastaydın hastalıklı. Kafana sıkıp seni "dünya sürgünün"den kurtarmak isterdim ama insanın kendi kafasına sıkmak kadar zor bu. Hani filmlerde görürüz ya. Adam revolverin horozunu kaldırır ağzına alır göz yaşları içinde tetiği çekmeye çalışır; ama  görünmez bir el tetiği sanki hep ters yöne itiyordur. Çekemez, kahrolur, içinde olduğu o günü yaşamak zorundadır, dışarı çıkar, o günü yaşar ve ertesi gün aynı sahne tekrarlanır. Tekrar, tekrar, tekrar... Bu yazıyı sana okutup tetiği çekmek isterdim; ama çok büyük bir tesadüf olmazsa sen bu yazıyı okuyamayacak ve o tetik çekilemeyecek hiç. Sen yine hayatına devam edeceksin ve ertesi gün yine kadim kötülüğünü yapacaksın ve senden bağımsız elin (yani ben) namluyu sana doğrultup yine çekemeyeceğim tetiği. Ah Kafka!
  Komplo teorileriyle örülen hayatımıza bir katkı yapmak istiyorum: Ulan diyorum İsrail mi saldı seni benim başıma? Beni pasifize etmek için, kişisel dertlerle çevreleyip eylemsiz bir yurttaş olmam için. ABD maaş mı ödüyor sana, TC daha kundaktayken ben sözleşme mi imzalattı? Yoksa "elim kırılsaydı da imzalamasaydım, çok pişmanım şimdi çok pişman!" diye dövünüyor musun? Eğer öyleyse bil ki affettim seni; çünkü bir insanın kötülük performansı kendi başına, birinden destek ve güç almadan bu kadar iyi olamaz. Harbi benden gizlediğin minicik bir sebep varsa bütün edip edeceklerin dolayısıyla ettiğim sözler için lanet edeceğim kendime.
  Yazmasam ölürdüm bir geyik vardır ya yazarlara dair. Ben de bu yazıyı yazmasam ölürdüm galiba. Öfkemi dindirmek için bir yol da diyebilirim belki. Yukarıda kafaya sıkılası silahtan bahsetmiştim ya; işte bu yazı ağzına kurşunu sıkamayan adamın sinirden odada rastgele ateş etmesi gibi diyebilirim. Sıkamadığım için, tetiğe çekemediğim için sinirliyim ve sağa sola ateş ediyorum. Umarım bu günde böyle geçer ve yarın iskemlesine oturmuş karanlık odada bekleşen adamın eli olmam.
   

Hiç yorum yok:

sayıcı